Bigacem Cemiyeti Başkanı Hakan Okay "MEDYA’nın Nemrut Kalderası’nda yaşayan Ayılar üzerindeki olumsuz etkileri" adlı makalesini takipçilerinin beğenisine sundu.
Tatvan ilçemizde yer alan ve eşsiz doğal güzelliğiyle her yıl binlerce doğa tutkununu kendine çeken Nemrut Kalderası, son yıllarda yalnızca doğasıyla değil, burada yaşayan boz ayılarla da medyada sıkça yer buluyor. Ancak bu ilginin her zaman iyi sonuçlar doğurduğunu söylemek zor.
Özellikle sosyal medyada yayılan ayı videoları, bazen bu canlıları sevimli birer “turistik figür” gibi gösteriyor; bazense sansasyonel içeriklerle korku ve tedirginlik yaratıyor. Her iki yaklaşım da aslında doğrudan ya da dolaylı olarak ayıların doğal yaşam alanını ve davranışlarını olumsuz etkiliyor.
Kameraların Gölgesinde Doğal Davranışlar Bozuluyor
Ayıların insanlara yaklaşması, onların meraklı doğalarının sonucu gibi görünse de asıl neden insanların ayılara bilinçsizce yaklaşması, yiyecek vermesi ya da onları fotoğraf ve video malzemesi olarak görmesidir. Bu davranışlar, ayıların doğal beslenme düzenini bozarken insanlara olan mesafelerini de giderek azaltıyor. Bu da hem insan hem de hayvan güvenliği açısından büyük riskler oluşturuyor.
Habercilik mi? Sansasyon Peşinde Koşmak mı?
Yerel ya da ulusal medya organlarında çıkan bazı haber başlıkları, örneğin “Nemrut’ta ayı dehşeti” ya da “Tatvan’da ayı paniği”, toplumda korku yaratırken, ayıların potansiyel tehdit olarak kodlanmasına yol açıyor. Oysa bu tür olayların çoğu, insanların ayıların yaşam alanına bilinçsizce girmesi sonucu yaşanıyor. Medyanın bu başlıkları, olayı doğal nedenlerinden koparıp magazinleştiriyor.
Doğa Turizmi Tehdit Altında
Ayıların giderek medyatikleşmesi, doğa turizmini desteklemek yerine ekoturizm ilkelerini zedeleyen bir kitle turizmine kapı aralıyor. Ziyaretçilerin bölgeye yalnızca ayı görmek amacıyla gelmeleri, doğal hayatı gözlemlemek yerine doğayı “tüketme” eğilimlerini artırıyor. Bu da kalderadaki doğal dengeye zarar veriyor.
Çözüm: Bilinçli Medya, Bilinçli Toplum
Elbette Nemrut Kalderası’ndaki ayıların haber değeri taşıması doğaldır. Ancak bu haberlerin sunum biçimi, dil kullanımı ve içerik odağı çok daha sorumluluk sahibi bir yaklaşımı zorunlu kılıyor. Bir medya mensubu olarak bende defalarca “Ayılar” konulu haberler yaptım. Ama durmam gereken yerde durdum. Medyanın görevi yalnızca haber yapmak değil, aynı zamanda doğaya ve canlılara saygıyı teşvik eden bir kamu bilinci oluşturmaktır.
Yaban hayatı uzmanları ve yerel yönetimlerin yanı sıra medya temsilcileri de bu konuda eğitim ve rehberlik almalıdır. Böylece hem ayılar korunur, hem doğa tahrip edilmez, hem de bölgede sürdürülebilir bir turizm anlayışı gelişebilir.
Unutmayalım ki, Nemrut Kalderası sadece bir coğrafya değil, aynı zamanda ayılarla birlikte var olan kırılgan bir yaşam alanıdır. Medya, bu alanı görünür kılarken aynı zamanda koruyucu bir rol üstlenmelidir.
Yoksa; yalnızca izlenme kaygısıyla yapılan bilinçsiz haberler, doğadaki dengeyi geri dönüşü mümkün olmayan şekilde bozabilir. Boz ayılar insanlara daha fazla yaklaşır hale gelir, bu da hem ziyaretçiler hem de yaban hayvanları açısından ciddi güvenlik risklerini beraberinde getirir. Dahası, insanlardan beslenmeye alışan ayılar doğaya olan bağımsızlıklarını kaybederek, doğal seçilim zincirinden kopar ve kendi yaşamlarını tehlikeye atarlar.
Zamanla bu durum, ayıların “zararlı hayvan” olarak algılanmasına ve çeşitli önlemler adı altında yaşam alanlarından uzaklaştırılmalarına ya da daha kötüsü, yok edilmelerine neden olabilir. Oysa problem ayılarda değil, onların yaşam alanına sorumsuzca müdahale eden insandadır.
Medya bu noktada; eğitici, farkındalık artırıcı ve doğaya saygılı bir dil kullanarak toplumu bilinçlendirme görevini üstlenmelidir. Nemrut Kalderası gibi nadir ekosistemlerin korunması, yalnızca devlet kurumlarının değil; gazetecilerin, içerik üreticilerinin, sosyal medya fenomenlerinin ve her bireyin ortak sorumluluğudur.
Ayılar kameralar için değil, doğa için vardır. Onların varlığını anlamak, korumak ve nesiller boyunca sağlıklı şekilde yaşamalarını sağlamak ise insanlığın vicdani sorumluluğudur.
Dünya Nemrut’u Yaşıyor mu? Ayılar Üzerinden Yaban Hayatında Medya ve İnsan Etkisi
Nemrut Kalderası’nda son yıllarda gözlemlenen boz ayı-insan etkileşimi ve bunun medyaya yansıma biçimi, dikkatle incelenmesi gereken çevresel ve sosyal bir mesele haline geldi. Bu durumu yerel bir sorun gibi görmek kolay; ancak araştırma yapma ihtiyacı duyduğumda gördüm ki dünyanın pek çok farklı bölgesinde benzer senaryolar yaşanmış ve çoğunun çözümüne yönelik somut adımlar atılmış.
Teyit edemediğim, kaynaklarına ulaşamadığım örnekleri bilinçli olarak dışarda bırakarak, yaşadığımız sorunla doğrudan benzerlik taşıyan üç örneği burada paylaşmak istiyorum. Bu örnekler yalnızca yaşanan sıkıntının evrenselliğine değil, aynı zamanda alınan önlemlerin yol göstericiliğine de işaret ediyor.
1. Yellowstone Ulusal Parkı (ABD) – Grizzly Ayıları
Sorun:
Yellowstone’da boz ayılar, kampçılar tarafından bırakılan yiyeceklerle beslenmeye alıştı. Bu durum, ayıların doğal beslenme düzenini bozduğu gibi insanlara yaklaşmalarına, agresifleşmelerine ve tehlikeli karşılaşmalara yol açtı.
https://www.npr.org/sections/thetwo-way/2011/07/07/137669809/man-killed-by-yellowstone-grizzly-reportedly-told-wife-to-run
Çözüm:
“Ayı geçirmez çöp kutuları” park genelinde zorunlu hale getirildi.
Gıda bırakma cezaları artırıldı.
İnsanlardan beslenmeye alışan bazı ayılar, GPS takibiyle izlenerek ya uzak bölgelere taşındı ya da kontrol altına alındı.
Geniş çaplı medya kampanyaları düzenlendi. En çarpıcısı “A fed bear is a dead bear” (Beslenen ayı, ölü ayıdır) sloganıyla yapılan bilinçlendirme çalışmalarıydı.
2. Banff Ulusal Parkı (Kanada) – Siyah Ayılar ve Grizzlyler
Sorun:
Yolların kenarındaki ayıları gören turistlerin araçlarından inerek fotoğraf çekmeye çalışmaları ve bu esnada hayvanları beslemeleri sonucu, hem trafik kazaları hem de hayvan-insan çatışmaları yaşandı.
https://www.yenicagri.com/kanadanin-banff-ulusal-parkinda-grizzli-ayi-saldirisi-2-kisi-hayatini-kaybetti
Çözüm:
Yolların kenarına “wildlife corridors” olarak bilinen özel çitler ve geçitler inşa edildi.
Kontrollü ayı gözlem noktaları belirlendi.
Park girişlerinde broşürler, videolar ve bilgilendirme oturumlarıyla ziyaretçiler eğitildi.
İnsanla fazla etkileşime girmiş ayılar, uyutulmadan önce güvenli bölgelere nakledilerek takip altına alındı.
3. Karadeniz (Türkiye) – Ayıların Köylere İnişi
Sorun:
Artvin ve Rize gibi bölgelerde ayılar, çöplerden ve meyve bahçelerinden beslenmeye alıştı. Bu durum hem insanlarda korku yarattı hem de ayılar için tehdit oluşturdu.
https://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/trabzon/dogu-karadenizde-ayi-populasyonu-artti-bolge-41030318
Çözüm:
Çöp alanları korunaklı hale getirildi.
Orman Genel Müdürlüğü ve Doğa Koruma birimleri tarafından yerel halkla eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yapıldı.
Kamera tuzakları ile ayıların davranışları izlenmeye başlandı.
Sosyal medyada bilinçsizce paylaşılan, ayıları ya tehlikeli ya da evcil gibi gösteren içerikler hakkında farkındalık artırıldı.
Nemrut İçin Ne Yapabiliriz?
Yukarıda örneklenen çözüm yolları, Nemrut Kalderası için de güçlü bir yol haritası sunuyor. Özellikle şu beş başlık, bölgeye uyarlanabilir nitelikte:
Medya Etiği ve Eğitimi:
Habercilere ve sosyal medya içerik üreticilerine, yaban hayatı etiği ve doğa ile ilişki biçimleri hakkında düzenli eğitimler verilmelidir.
Ziyaretçi Rehberliği:
Kaldera girişlerinde yazılı veya dijital içeriklerle ziyaretçilere bilgilendirme yapılmalı; ayılarla karşılaşma anlarında nasıl davranılması gerektiği açıkça anlatılmalıdır.
Yaban Hayatından Uzak Duran Turizm:
Kontrollü ayı gözlem noktaları belirlenmeli; ayılar insanların ayağına değil, insanlar ayıların doğal yaşam alanına saygı çerçevesinde ulaşmalıdır.
Besleme Yasağı ve Denetim:
Ayılara yiyecek verilmesi kesin şekilde yasaklanmalı; bu yasağın ihlali halinde yaptırımlar uygulanmalıdır.
Dijital İçerik Denetimi ve Bilinçlendirme:
Ayıların sosyal medya malzemesi haline getirilmesi engellenmeli, içeriklerin etik sınırlar içinde kalmasına yönelik yerel kampanyalar oluşturulmalıdır.
Sonuç olarak; Nemrut Kalderası özelinde yaşadığımız sorun yalnızca bir yerel kriz değil, küresel bir ekolojik dengenin parçasıdır. Doğanın dengesini bozan her müdahale, dönüp dolaşıp hem insanı hem diğer canlıları tehdit eden sonuçlara yol açar. Ancak doğru bilgi, bilinçli medya ve kapsayıcı çözüm politikaları ile bu denge yeniden kurulabilir.
Ayılar bize değil; doğaya aittir. Bizim görevimiz onları izlemek değil, korumaktır.
Şimdi, yazımın başına aldığım sözümü tekrar sona alıyorum: ” Nemrut Kalderası benim için bir çevre meselesinden öte, kişisel hassasiyetimin kırmızı çizgisidir.”
Sağlıcakla kalın…