Bazı öğretmenlerin bütün zamanlarda bütün öğrencileri ile temasa geçtikleri tek an, yoklamanın alındığı andır. Bu an, sınıfta bulunan her öğrencinin kendini var ve özel hissettiği ve kapsandığını düşündüğü tek ve biricik andır.
Nitekim her öğrenci yoklama alınırken adının okunmasını dikkat ve heyecanla bekler.
Ancak maalesef yoklamadan sonra bazı öğretmenler, bazı öğrencileri ders boyunca görmezden gelebiliyorlar.
Öğrenciyi var yazıp yok sayabiliyorlar!
Düşünün telaşla okula geç kalmamak için elinden geleni yapıp yoklamada var yazılıyorsun, sonra öğretmenin seni görmüyor.
Yoklamada varsın, ama öğretmenin seni yok sayıyor.
Sınıftasın ama öğretmenin seni görmezden geliyor.
Hatta daha acısı, öğretmenin seni tanımıyor.
Vaziyet böyle olunca birçok öğrenci sadece yok yazılmamak için okula gidip geliyor.
Öğrencisini tanımayan bir öğretmen, sizce öğrencisine faydalı olabilir mi?
Öğrencisinin hikayesini bilmeyen öğretmen, öğrencisine başarı hikayesi çizebilir mi?
Ona dokunup onu “var” edebilir mi?
Sadece yoklamada öğrenciyi var yazmak yeterli değil.
Daha doğrusu öğretmenlik bu değil.
Öğrencisini gönlünde var etmemiş bir öğretmen, yoklamada öğrencisini var yazmanın bir anlamı kalmıyor.
Yoklamada var yazılıp yok sayılmak, dersten, okuldan soğumaya yol açar.
Hatta çocuğun okuldan kaçmasına ve nefret etmesine sebep olur.
Okulu ve kendini sevdirmeden öğretmenlik yaptığını düşünen bir öğretmen kendini kandırıyordur. Dahası öğrencilere zarar veriyordur.
Sokrates’a okumaya henüz geçmeyen bir öğrencisinin durumunun nasıl olduğu soruluyor.
Sokrates şöyle cevap verir: “Ben daha kendimi sevdirmedim ki, ona bişey öğreteyim…” der.
Yine bir müfettiş denetim için girdiği sınıfın bütün öğrencilerine birer kâğıt dağıtır. Ve
Öğrencilere; “Sınıfta en çok öğretmenleri hangi öğrenciyi sevdiğini verdiği kağıda yazmalarını talep eder.
Sonuç müthiş….
Bütün öğrenciler müfettişin verdiği kâğıda kendi ismini yazıyor.
Düşünebiliyor musunuz, her öğrenci öğretmeninin kendisini sevdiğini düşünerek verilen kağıda kendi ismini yazıyor.
İşte öğretmenlik budur.
Öğretmenlik, yoklamada öğrenciyi var yazıp sonrasında yok saymak değildir.
Ders boyunca hiç adı geçmeyen, varlığı hiç hissedilmeyen öğrenci, yok sayılan öğrencidir.
Yoklamada var yazılıp sonra yok sayılmak tek kelime ile dramatik bir durumdur öğrenci açısından…
Bazı öğretmenler için yoklama almak sorumluluk gereği en önemli an olabilir.
Ancak öğrenciler sınıfta bulunduğu her an, kendilerini değerli ve önemli hissetmek ister.
Özetle öğrenciyi var yazıp yok sayan bir öğretmen her öğrenciyi kapsamaz.
Her öğrenciyi tanımaz.
Her öğrenciyi özel hissettirmez.
Her öğrencinin derdi ile ile dertlenmez.
Her öğrenciye dokunup var etmez.
Her öğrenciyi hayata hazırlamaz.
Ve son olarak; derdi ile dertlenilmeyen, dokunulup var edilmeyen, özel hissettirilmeyen ve görmezden gelinen her öğrenci yoklamada var yazılsa da yok sayılmıştır.
Oysa yeteneksiz öğrenci yoktur, gözden çıkarılan ve vazgeçilip yok sayılan öğrenci vardır.